Yapay Zeka ve Etik
08-06-2025

Bir Parça Ekmek ve Yapa Zeka Etiği Arasındaki Kesişim:

Ortak Ahlak Arayışı

 

‘Nasıl bir kesişim var?’ diye sorabilirsiniz. Günlük yaşadığımız olaylar -eğer gözlemlemeye, düşünmeye ve bağlantılar kurmaya hazır ve açıksak- ne kadar ilginç ve değerli düşünceler üretebiliyor.  Geçen gün yaşadığım bir olay işte tam bunlardan biriydi.

Haftalık alışveriş için yine bir cumartesi süpermarketteydim. Ekmek reyonuna doğru ilerlerken yaşlı bir kadının oldukça kuvvetli bir şekilde bağırdığını duydum. Ne dediğini önce anlayamadım ama o tarafa yürüyünce ’Medewerker, Hulp’ (çalışan, yardım) diye elinden geldiğince yüksek bir ses tonuyla seslendiğini anladım. Kadın yardım istiyordu. Ancak sanki bu isteğini ifade etmeye çalıştıkça daha da ıssızlaşıyordu. Yakınında 16-18 yaşlarında bir grup genç kız vardı. Kadına yaklaşmak yerine daha da uzaklaşarak bakıyor, kendi aralarında gülüşüyorlardı. Sanki dans pistinde ortada gösterisi izlenilen bir dansçıydı yaşlı kadın. Orada, tekerlekli sandalyesi üzerinde, yılların yükünü taşıyamayan bacağı ve kafasıyla duruyor, gücünü gösterebileceği tek şey ile -yani elleri, suratı ve yırtınırcasına kullandığı ses telleriyle- zamana ve etrafındakilere ulaşmaya çalışıyordu; hala dansta olduğunu hatırlatmaya çalışıyordu.

 

Gelmeyen yardımı gördükçe kadın daha da sinirlenip daha yüksek sesle “Yardım, yardım! Bu doğru değil!” diye bağırmaya başladı.

 

Yanına gidip “Nasıl yardım edebilirim?” diye sordum. Anladığım kadarıyla kesilmiş ekmek istiyordu, ancak üst rafa uzanamadığı için ekmeğe ulaşamıyordu. Ben üst raftaki bir ekmeği uzatıp “Bunu mu istiyorsunuz?” diye sordum. Şöyle bir baktı, “Hayır, bunu istemiyorum” dedi. Ardından tekrar “Çalışan yok mu burada?” diye yüksek sesle seslendi.

 

Belki Hollandacamın yeterli olmadığını ve kadını daha da irite edebileceğimi düşünerek, “bir dakika bekleyin, birisini bulup geleceğim” dedim. Marketin diğer ucunda sonunda bir çalışan bulup getirdiğimde kadının bir çalışan bulduğunu ve derdini anlatmaya çalıştığını gördüm. Muhtemelen benim geri döneceğime inanmamıştı. Çalışan dinliyor gibiydi ama oldukça tedirgin görünüyordu.

Yanına gidip “birisini bulmuşsunuz, sevindim” dedim. Beni ne kadar anladı emin değildim ama yine de birisinin ilgi göstermesi iyi gelmiştir diye ümit ettim.

 

Yardım Etmeyen Gençlik mi, Korkuyla Donmuş Toplum mu?

Bu olay beni derinden etkiledi. Kalabalık bir süpermarkette, tekerlekli sandalyesinde, 85 yaşlarında bir kadın ‘yardım!’ diye bağırıyor ve etrafındaki kimse bırakın yardım etmeyi, kadına yaklaşmıyor bile. İçim acıdı. İster istemez düşündüm: Aynı şey Türkiye’de olsaydı ne olurdu? Çok muhtemel böyle bir durumda birden fazla kişi yardım etmek için koşardı, -kadının bağırmasını gerektirecek bir durum oluşmadan-.

 

Yüksek lisans tezini ‘intercultural dialogue’ üzerine yapmış, ve yıllardır ‘Kültür Yönetimi’ konusuyla ilgilenen biri olarak ister istemez aklım kültürel değerlere gitti.

 

Türk kültüründe en çok sevdiğim değerlerden biri ‘yardımseverlik’. Elbette birçok değer gibi zamanla bu da evriliyor. Ancak Batı Avrupa kültüründe bu değerde daha hızlı bir aşınma gözlemliyorum. Belki bunun nedeni Batı’nın zaten daha bireysel, Doğu’nun ise daha kolektif bir sosyal yaşam anlayışının olması.

 

Eve döndüğümde yaşadıklarımı 16 yaşındaki kızıma anlattım. Dinlerken suratı değişti: “Nasıl yani, kimse yardım etmedi mi?” diye sordu şaşkınlıkla. “Sen ne yapardın?” diye sordum. “Gidip yardım ederdim tabii” dedi.

 

Yaklaşık altı yıldır Hollanda’da yaşıyoruz. Doğal olarak kızımın birçok değeri doğal olarak evriliyor. Ancak hâlâ temel insani refleks taşıyor olması beni çok mutlu etti.

 

Çocukluğumuzun Ahlakı

Kendi çocukluğum gözümün önüne geldi. Annem hep şöyle derdi:
“Mahallede yaşlı birini elinde paketle görürsen, o paket alınır ve evine kadar taşınır.”
Mahallede oyun oynarken köşedeki marketten çıkan yaşlı birini görsek, hepimiz yarışırdık ‘paketi ilk taşıyan’ olarak annelerimize kendimizi gösterebilmek için. Aile içinde yaratılan değerlerin -hele ki kabul edilme ve tatmin duygusuyla birleştiğinde- nasıl bir davranış kalıbına dönüştüğüne dair basit ama güzel bir örnek olduğunu düşünüyorum. Bu yardım etme duygusunun içimde bıraktığı hoşnutluğu hâlâ hatırlıyorum.

 

Belki de bu yüzden Hollanda’da beni en çok mutlu eden yerler özellikle yaşlıların sosyalleştiği ‘Couvéhuis’ denilen sosyal evler. 75-80 yaşlarındaki insanların birlikte çeşitli aktivitelere katılarak (resim, yürüyüş, müzik, spor, dil vb) beraber keyifli ve kaliteli vakit geçirdiğini görmek, gittikçe bireyselleşen ama o kadar da ıssızlaşan dünyamızda hâlâ umut veren bir görüntü benim için.

 

Organik Ahlaktan Yapay Ahlaka

Şimdi gelelim işin başka bir boyutuna. Günümüzün en popüler konusu Yapay Zekaya. Yaklaşık 2 senedir Yapay Zeka üzerine bir sürü kurs aldım ve aktif olarak Yapay Zeka adaptasyon projelerinde yer alıyorum. Hızla değişen ünvanlar ve görevler, hepimizde ister istemez ‘yapay zeka işimizi elimizden mi alıyor?’ sorusunu gündeme taşıyor. Hatta yeni roller ortaya çıkıyor. Mesela 2023 itibariyle ‘AI Ethics Consultant’ gibi yeni roller hayatımıza girmekte. Peki, raftan ekmek alamayan yaşlı bir kadına yardım edip etmemekte kararsız kalan bir toplum, nasıl olacak da yapay zekânın etik olup olmadığı konusunda karar alacak?

 

Teknoloji hızla gelişiyor, bireyselleşme yayılıyor ve yalnızlık artıyor. Belki siz de denk gelmişsinizdir Yalnızlık ve yalnız olmak arasındaki fark ile ilgili raporlar gittikçe artmakta. İnsanlar birbirinin alanına girmemeye -eğer direkt bir fayda yoksa- o kadar alışmış ki, yüksek sesle yardım isteyen biri, bir farklılık olarak algılanabiliyor ve hatta çekince hissi uyandırabiliyor. Bu da ‘Kaç-Savaş -Don’ döngüsünde hareketi donduruyor. Alışık olunan kural ve normların dışına çıkan bir hareketle karşılaşıldığında ‘hareket’ etmeyi gerektirecek inisiyatif alınamıyor.

 

Duygularıyla tetiklenebilen ve otomatik pilot davranışlar sergileyebilen biz organik yaratıklar yapay ahlakı değerlenirme (‘judge’) konusunda ne kadar yetkiniz? Yapay zekâdan etik beklemeden önce, biz insanlar, nasıl bir ortak etik anlayışa sahibiz?

 

Özellikle yardımseverliğin devlet kurumları ya da büyük şirketlerin iletişim materyallerinde ‘Together We Do it!’ veya ‘Samen kunnen we’  olarak güzel tasarımlarla yazıldığı ama dirsek ve koltuk kavgalarının günlük yaşama sirayet ettiği, teknoloji aracılığıyla empati yeteneğinin ‘Like’ üzerinden ölçüldüğü ya da kurallara ve hatta genel normlara uy(a)mayan birinin hemen eleştirildiği ya da cezalandırıldığı bir ortamda yaşamaya alışmışsak...algoritmalara hangi değerleri aktaracağız? Zaten halihazırdaki bu algoritmalar da insanların geçmiş davranışlarını yansıtan bilgilerle (data) eğitilmedi mi? Yapay zeka sistemlerinde son kara vericinin ‘insan’ olmasının önemi (keep the human in the loop) vurgulanıyor. Çok güzel. Peki ama Einstein’ın dikkatimizi çektiği gibi aynı şekilde davranarak farklı bir sonuca mı ulaşmayı umacağız? 

 

Son Soru: Yapay Zekâdan Önce Biz Ne Kadar Ahlaklıyız?

 

İşte tam da bu yüzden, yapay zekâya etik öğretmeden önce ya da etik anlamında son karar verici sorumluluğunu üstlenmeden önce kendi organik ahlakımızı, çocukken içimize yerleşen o doğal etik refleksi yeniden hatırlamamızın önemli olduğunu düşünüyorum.

Yapay zekâ çağında, önce kendi iç sesimizi yeniden duymalıyız.

Biz birbirimize dokunmayı, yardım etmeyi, kalpten görmeyi unuttuysak… Algoritmalar hangi insani değerleri örnek alacak?

 

AI ile yarattığım -gördüğümü oldukça iyi yansıtan- blog kapağındaki resimdeki asıl etki, kadının çığlığında değil, etrafındakilerin sessizliğinde.
O “Help/Yardım”, sadece raftaki ekmek için değil… Yalnızlığa, görülmemeye, duyulmamaya karşı bir çığlık. Ve belki de her birimize yöneltilmiş ortak bir ahlak çağrısı.

Yapay zekâdan çok şey bekliyoruz. Belki de gerçekten, doğru bir bakış açısıyla ortak bir etik anlayışın küresel ölçekte oluşmasına aracılık edecek. Ancak ne olursa olsun, organik ortak bir ahlakı yeniden tanımlamadan, sanki dijital bir etik sistemi inşa edemeyiz.

 

EU AI Act ve AI Ethics konusunu işte tam da bu yüzden çok önemsiyorum. 
Bu konuda bilgi almak isteyen herkese yardımcı olmaktan memnuniyet duyarım, bizimle irtibata geçebilirsiniz. 

 

 

 

Son Yazılar
Paylaşmak İsterseniz
Ready to Get Start? Book My Tour